Boşanma Hukukunda Avukat

ileAv. Numan TANDOĞAN

Boşanma Hukukunda Avukat

Boşanma Avukatı

Boşanma Hukukunda Avukatın Görevi Nedir ?

Boşanma esasında aile hukukunun alt başlıklarından sadece bir tanesidir. Boşanma kavramı tek bir konu olarak gözükse de aslında birçok konuyu ihtiva etmektedir. Boşanmadan kaynaklı meydana gelen her türlü sonuç ve buna bağlı tarafların hakları ve talepleriyle ilgili(nafaka, velayet, mal paylaşımı gibi) olarak çalışma yapan avukatlar uygulamada boşanma hukunda avukat olarak anılmaktadır. Bizler de konunun daha kolay anlaşılması için bu ifadeyi yazımızda kullanmayı tercih edeceğiz.

Boşanma süreci taraflar için uzun ve yıpratıcı bir süreç olup hızlı ve etkin bir şekilde çözüme kavuşturulması taraflar için hayati önem arz etmektedir. Bu noktada sürecin profesyonel olarak takip edilmesi gerekir ve dolayısıyla boşanma hukuku alanındaki avukatlarından hukuki destek alınması gerekir.

Boşanmaya hazırlık evresinde boşanmaya esas teşkil eden hususların çok iyi analiz edilmesi gerekir. Bu analizin doğru yapılabilmesi için tarafların da boşanma konusu olabilecek olayları boşanma hukukunda avukata net ve objektif olarak aktarması gerekmektedir. Boşanma sebepleri medeni kanunda, Yargıtay karar ve içtihatlarında belirtilmiş olup her husus boşanmaya sebep teşkil etmediği gibi aksi hallerde boşanma davası reddedilir. Türk hukukunda boşanma sebebe ve hakimin kararına dayanmaktadır. İşbu nedenlerle boşanma hukunda avukat, tarafların anlattığı hususları etraflıca değerlendirip ona göre karar verecektir.

Boşanma Sebepleri Nelerdir?

Özel ve genel olmak üzere boşanmanın 2 tane üst başlığı vardır. Bu başlıklar altında boşanmanın birden fazla sebebi bulunmaktadır.

Boşanmanın özel sebepleri;

Boşanmanın özel sebeplerinden ilki Zina’dır. Zina genel olarak evli bir eşin başka bir kadın veya erkek ile isteyerek cinsel ilişkide bulunmasıdır. Örneğin eşin cebren veya bayıltılarak ırzına geçilmesi halinde zina gerçekleşmez. Zina sebebiyle boşanma davası açabilmek için 3 ayrı şartın mevcut olması gerekir.

  1. Tarafların evlilik birliği içerisinde olması gerekir.
  2. Eşlerden birinin eşinden başka birisi ile cinsel ilişkide bulunmuş olması gerekir.
  3. Zina eden eşin bilerek ve isteyerek yani kusurlu olarak zina etmesi gerekir.

Özel sebeplerden bir diğeri ise hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranıştır. Hayata kast ve pek kötü onur kırıcı davranış iki ayrı sebep olduğu için ayrı ayrı incelenmesi gerekir.

Hayata kast kısaca eşlerden birinin diğer tarafın hayatına kast edecek şekilde meydana getirdiği davranışlardır. Örneğin eşini öldürme girişiminde bulunma bu kapsamdadır. Fakat öldürme tehditleri boşanma sebebi olan hayata kast sayılmaz.

Pek kötü ve onur kırıcı davranış ise eşe karşı yapılan davranışların onda bedensel veya ruhsal sağlığına zarar vermesi olarak tanımlanabilir. Mesela eşini dövmek, aç bırakmak ve işkence etmek pek kötü ve onur kırıcı davranış sayılır.

Suç işlemek veya haysiyetsiz hayat sürme ise boşanmanın bir diğer özel boşanma sebebidir. Suç işlemek ve haysiyetsiz hayat sürme iki ayrı sebep olduğu için ayrı olarak incelenmesi gerekir.

Suç işlemek, eşlerden birinin küçük düşürücü bir suç işlemesi halinde bu durumdan dolayı diğer eşin onunla birlikte yaşaması beklenemeyecek halde olması halinde boşanma sebebidir. Bu tanımda küçük düşürücü suç üzerinde durulması gerekir özetle küçük düşürücü suçlar utanç verici suçlardır. Medeni kanunda her ne kadar küçük düşürücü suç diye tarif edilmiş ise de ceza kanununda küçük düşürücü suçlara ilişkin bir sınıflandırma yoktur. Dolayısıyla küçük düşürücü suç tasnifi uygulamadaki örnekler ve yargı kararları üzerinden tahdidi olmamak kaydı ile yapılabilir. Örneğin hırsızlık, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma küçük düşürücü suçlardan sayılabilir.

Haysiyetsiz hayat sürme, sürekli olarak şeref ve haysiyet kavramlarıyla uyuşmayacak şekilde yaşamak olarak tanımlanabilir. Salt bu yaşam tarzı boşanma için yeterli olmayıp bu durumun diğer eş için çekilmez halde olması gerekir. Örneğin uyuşturucu ticareti yapmak ve kumarbazlık haysiyetsiz hayat sürme olarak nitelendirilebilir.

Boşanmanın bir başka özel sebebi ise terk halidir. Terk, eşlerden birinin evlilik birliğinden doğan sorumlulukları yerine getirmemek maksadıyla ortak konuttan ayrılarak diğer eşi bırakıp gitmesi veya haklı bir sebep olmaksızın dönmemesidir. Terk hali en az 6 ay sürmelidir. Buna ek olarak terk hali devam ederken hakim tarafından yapılan ihtar sonuç vermemişse terk edilen eş boşanma davası açabilir. Örneğin hastalık ve öğrenim haklı nedenlerden sayıldığı için terk sayılmaz.

Akıl hastalığı da boşanmanın özel sebeplerindendir. Akıl hastalığının boşanma sebebi olabilmesi için 3 ayrı şartın mevcut olması gerekir.

  1. Öncelikle eşlerden birisini akıl hastası olması gerekir.
  2. Mevcut akıl hastalığının iyileşmesinin imkansız olması gerekir. Bu durum resmi sağlık kurulu raporuyla da tespit edilir. Aksi halde akıl hastalığı boşanma sebebi sayılmaz.
  3. Ve son olarak akıl hastalığının diğer eş için çekilmez olması gerekir.

Boşanmanın genel sebepleri;

Boşanmanın genel sebepleri özel sebepler gibi olmayıp kapsamı daha geniştir ve somut olaya göre hakim tarafından takdir edilecektir.

Evlilik birliğinin temelden sarsılması boşanmanın genel sebeplerinden ilkidir. Evlilik birliğinin temelden sarsılması ancak bu durumun tarafların ortak hayatlarını sürdürmeleri kendilerinden beklenemeyecek olması halinde boşanma sebebidir. Yani ortak hayatın diğer eş için çekilmez hale gelmesi gerekir.

Evlilik birliğinin temelden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılabilmesi için subjektif ve objektif şartların gerçekleşmesi gerekir.

Subjektif şart ortak hayatın çekilmez hale gelmesidir. Ortak hayatın eşlerden biri için çekilmez hale gelmesi yeterlidir.

Objektif şart evlilik birliğinin temelden sarsılmasıdır. Bu sarsılma ciddi ve şiddetli olması halinde evlilik birliğini temelden sarmış sayılır. Örneğin eşlerden birinin diğerine hakarette bulunması, aşırı kıskançlık. Ama her halükarda bu durumun varlığı hakim tarafından takdir edilecek olduğu için boşanma davası açmadan önce nelerin evlilik birliğinin temelden sarsılması sayılacağının boşanma hukukunda avukat tarafından belirlenmesi gerekir. Aksi takdirde boşanma davası reddedilecektir.

Anlaşmalı boşanma boşanmanın genel sebeplerindendir. Anlaşmalı boşanma, evlilik birliği en az 1 yıl süren eşlerin boşanmak için birlikte mahkemeye başvurması veya diğer eşin boşanma davasını kabul etmesi halinde söz konusu olabilir.

Anlaşmalı boşanma kararı verilebilmesi için hakimin tarafları bizzat dinlemesi ve tarafların boşanma iradelerini serbestçe açıkladıklarına kanaat etmesi gerekir.

Bunun yanında boşanmanın mali sonuçları ve çocukların durumu hakkında tarafların fikir birliğine varması gerekir. Aksi halde anlaşmalı boşanma değil çekişmeli boşanma söz konusudur.

Taraflar boşanma hukukunda avukat aracılığıyla boşanma protokolü düzenleyebilirler. İlerleyen zamanlarda sorun yaşamamak ve hak kaybına uğramamak için boşanma protokolünün profesyonelce hazırlanması tarafların yararına olacaktır. Aksi takdirde anlaştığını zanneden taraflar bu durumdan doğan sorunları gidermek için çok daha fazla zaman kaybetmekte ve aynı zamanda masraf yapmak zorunda kalabilmektedir.

Ortak hayatın yeniden kurulamaması boşanmanın genel sebeplerinden sonuncusudur. Ortak hayatın yeniden kurulamaması için öncelikle daha önce bir boşanma davası açılmış ve mahkemece reddedilmiş olması gerekir.

Verilen red kararının kesinleşmesinin üzerinden 3 yıl geçmiş olması gerekir. Bu sürenin hesabı kesinleşme tarihinden itibaren yapıldığı için kesinleşme tarihinin tespiti önem arz etmektedir. Mesela boşanmadan feragat hali kesinleşme şartının gerçekleşmesi olarak kabul edilir.

Üç yıllık zaman zarfı içerisinde ortak hayatın yeniden tesis edilememiş olması gerekir. Ve son olarak yukarıdaki şartların hepsinin var olmasının yanında eşlerden birinin dava açmak suretiyle boşanma isteminde bulunması gerekir.

Türk hukukundaki boşanma sebepleri haricinde yurt dışındaki yabancı mahkemeler tarafından verilen boşanma kararlarının Türkiye’de geçerli olabilmesi için tanıma ve tenfiz davası açılması gerekir. Aksi takdirde tarafların evlilik birliği Türkiye’de devam edecek olup buna bağlı olarak mal paylaşımı, velayet ve nafaka hususlarına ilişkin çeşitli ihtilaflar meydana gelebilecektir. Bu tür sorunlarla karşılaşılmaması için yabancı mahkeme kararının kesinleşmesinden itibaren vakit kaybetmeden Türkiye’de tanıma ve tenfiz davası açılmalıdır.

Yukarıda izah edildiği üzere boşanma süreci oldukça karmaşık ve detaylı bir süreç olmasına rağmen bu konuda boşanma hukukunda avukattan nitelikli hukuki destek alınması halinde kısa vadede ve etkin bir şekilde sona erebilmektedir.

Yazar hakkında

Av. Numan TANDOĞAN administrator

Tandogan&Tandogan Hukuk Bürosu, müvekkillerine Türk hukuku alanındaki konularda nitelikli hukuki danışmanlık hizmeti sunmaktadır. Müvekkillerimiz, yerel ve uluslararası hukuk alanlarında dünyanın önde gelen küresel bir hukuk bürosunun sunduğu hukuki danışmanlık hizmetine en kapsamlı şekilde ulaşmakta, ulusal mevzuata ve ticari uygulamalara ilişkin sahip olduğumuz birikimin bir yansıması olan hukuki desteğimizden faydalanmaktadır.

Bir cevap yazın